5 Mart 2013 Salı

Öğretilenlere Bağımlıyız


 Kelimeleri belli belirsiz cümle aralarına sıkıştırıp işte bu senin doğrun, bu senin yanlışın denildi.Dünya hayatına uyum sağlamaya çalışan insan, başkalarının öğrettiklerine göre binlerce kimliği yanında taşır oldu.
İster kabullenin ister kabullenmeyin gerçek kimliğimizi başkalarının doğruları ve yanlışları arasında kaybettik.
Bu da yetmiyormuş gibi tutunduk o kimliklere kimseye de kaptırmıyoruz.Böylesinede bağımlısı olduk ve kendimizi tuttuğumuz kimlikler sanarak yaşamımızı sürdürüyoruz.
Küçük yaşlarda ‘’Allah baba seni yakar’’,’’uyumazsan öcüyü çağırırım’’,’’şşşt çok ayıp ne yapıyorsun bakayım sen?cık cık cık’’denildi.Bu üç cümle bile yeterli bir örnek.İçinde korku,kaygı,suçluluk duygusu hepsini barındırıyor.Kimliklerimiz oluşturulmadan önce korkunun nasıl bir duygu olduğunu deneyimliyoruz.
Duygular yerleştikten sonrada artık kimlikleri oluşturma zamanı başlıyor.
Kimliğimizin üzerinde‘’işte bu durumlarda saldırmalısın’’,‘’insanlara güvenme yoksa kullanılırsın’’,’’para adamı bozar’’,’’sevgi diye bir şey yoktur’’,’’aşkmı?hadi canım o eskidendi,Leyla ile Mecnun bile kavuşamamış yok öyle aşk meşk hepsi yalaaan’’ vs..vs.. binlerce dedim ya,her bir kimliktede ayrı ayrı bunlar yazılı.
Bir takım deneyimler  yaşıyoruz ,bir iki hayal kırıklığından sonra başkalarının ne kadar haklı olduğuna karar veriyoruz.Kendimize güvenimiz kalmıyor,korkuyu kalbimize yerleştiriyor herkese karşı tüm saldırganlığımızla güçlü görünmeye çalışıyoruz.Para adamı bozar düşüncesi ile ‘’ben paraya değer vermem,para benim elimin kiri’’ deyip yalan söylüyoruz.Bu yalanın bedelinide maddi sıkıntılar çekerek ödüyoruz.İnsanlara güvenilmeyeceğine öyle inanmışız ki,seversek aşık olursak birilerinin canımızı yakmasından korkuyoruz.Açık ve net işte SEVGİYİ YAŞAMAKTAN KORKUYORUZ.
Sevginin açlığını damarlarımıza kadar hissediyoruz bu nedenle mutlu değiliz  ve mutlu olmaya bile korkuyoruz.Çünkü bu seferde diyecekler ki ‘’sen ne geniş bir adamsın bee’’
Saldırgan bireyler olduk ve birbirimizle iletişim kuramıyoruz.Bir laf söyleseler biz üstüne bin laf sıralıyoruz.
Dünya yaşamını böyle sanıyoruz.Sandıklarımızı da doldurmaya devam ediyoruz.
Sanki İnsanoğlunu suçlar gibi döküldü yazdıklarım değilmi?Hayır hayır derdim bizi suçlamak değil.Atalarımızı,dedelerimizi,annemizi,babamızı suçlamakta değil.Onlarda kendilerinden önceki insanlardan öğrenmişlerdi.Bunları yaşamamızın bir nedeni olduğuna inanıyorum.Her zıtlığı yaşamalı insan..
Korkuyu bilmeden sevginin değerini anlayamayız.
Mutsuzluğu bilmeden,mutluluğu dibine kadar sorgusuz sualsiz yaşamayız.
 İkilik nedir bunu deneyimlemeden,içimizdeki TEKi hayranlıkla seyredemeyiz.   
Kısacası;Kaybolmadan kendimizi aramak aklımıza bile gelmez.Ve her keşiften sonraki sarhoşluğun tadını doyasıya yaşamak muhteşem bir deneyim.
Öz’de SEVGİ idik.Asıl kimliğimiz buydu.Haydi arayıta bulalım şimdi binlerce kimliğin arasındaki Öz kimliğimizi..
Şimdi izliyorum,dinliyorum.Bu söylenenleride kabul ediyorsun ama hani bize öğretilmiş davranışlar,kalıplar a tutunmuşluğumuz ve alışmışlığımız var ya;bırakamıyorsun.Ve yine öğretilmiş bir dille diyorsun ki ‘’Doğru söylüyorsun da,ohooo çok zor canım.Hele ki bu zamanda.İnsanlar bana şunu yaptı bunu yaptı,ben hep iyiydim fedakardım,hep kullanıldım vs..’’
Ah be aah bu kelimeler cümleler değilmi?bizleri sıkıştıran,gaflete düşüren,ruhsal ve fiziksel hastalıklara sebep olan,özümüzden Rabbimizden uzaklaştıran bunlar değilmi?
Her çağın en büyük hastalığı bana göre ÖĞRETİLENLERE BAĞIMLI oluşumuz.....
Ey İnsanoğlu kolay gelsin BİZ’e..
_Öz’e Doğru_

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder